Boy şartı, genellikle işe alım, eğitim kurumlarına kabul veya bazı özel durumlar için belirlenen, başvuran adayların belirli bir boy aralığında olmasını gerektiren bir kriterdir. Bu şart, özellikle fiziksel yeterliliğin önemli olduğu düşünülen mesleklerde veya durumlarda sıkça karşımıza çıkar. Ancak, boy şartının adil olup olmadığı ve ayrımcılığa yol açıp açmadığı sıklıkla tartışma konusu olmuştur.
Boy şartının uygulanması, tarihsel olarak askeriye ve kolluk kuvvetleri gibi fiziksel gücün ve belirli bir görünümün önemli olduğu düşünülen kurumlarda yaygınlaşmıştır. Zamanla, bu şart diğer sektörlere de yayılmış, özellikle Havacılık (pilotluk, kabin memurluğu vb.) ve Güvenlik sektörlerinde sıkça görülmüştür. Ancak, son yıllarda boy şartının gerekliliği ve adilliği sorgulanmaya başlamış, bazı ülkelerde ve kurumlarda bu şart kaldırılmıştır veya esnetilmiştir.
Boy şartı, çeşitli alanlarda uygulanabilmektedir:
Boy şartının hukuki boyutu, özellikle Ayrımcılık ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bazı durumlarda, boy şartı, belirli Cinsiyet veya etnik kökenlere mensup kişilerin dezavantajlı duruma düşmesine neden olabilir. Bu nedenle, boy şartının objektif, ölçülebilir ve işin gereklilikleriyle doğrudan ilişkili olması gerekmektedir.
Boy şartının tartışmalı yönleri göz önüne alındığında, alternatif yaklaşımlar ve çözümler geliştirilmektedir:
Günümüzde, boy şartının gerekliliği ve adilliği konusunda artan bir farkındalık bulunmaktadır. Birçok kurum, boy şartını kaldırmış veya esnetmiş, yerine daha objektif ve fonksiyonel değerlendirme yöntemleri getirmiştir. Ayrıca, Yapay Zeka ve teknolojik gelişmeler sayesinde, fiziksel sınırlamaları aşmaya yardımcı olan çözümler geliştirilmektedir. Bu da, boy şartının gelecekte daha da azalmasına veya tamamen ortadan kalkmasına yol açabilir.
Boy şartı, tarihsel olarak belirli mesleklerde ve durumlarda uygulanmış olsa da, günümüzde adilliği ve gerekliliği tartışılan bir kriterdir. Ayrımcılık potansiyeli taşıması ve eşitlik ilkesine aykırı olabileceği gerekçesiyle, boy şartının yerine daha objektif, fonksiyonel ve kapsayıcı değerlendirme yöntemlerinin kullanılması önerilmektedir. Bu sayede, daha geniş bir aday havuzundan yetenekli ve başarılı bireylerin seçilmesi mümkün olabilir.